“Vergi Affı” getiren 6736 Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun, 3 Ağustos 2016 tarihinde
kabul edilip, 19 Ağustos 2016 tarih ve 29806 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak
yürürlüğe girdi.
Kanun, ihtilaflı vergi alacaklarında,
vergi idaresi ile mükellef arasında, alacağın içinde bulunduğu durum dikkate
alınarak belirli koşullarda sulh olunması olanağı getiriyor. Kanunun ihtilaflı
alacaklara ilişkin düzenlemesi aşağıdaki gibi:
Kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklar
MADDE 3 – (1) Bu Kanunun yayımlandığı tarih
itibarıyla ilk derece yargı mercileri nezdinde dava açılmış ya da dava açma
süresi henüz geçmemiş olan ikmalen, resen veya idarece yapılmış vergi
tarhiyatları ile gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda; vergilerin/gümrük
vergilerinin %50’si ile bu tutara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı
yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas
alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen
ödenmesi şartıyla vergilerin/gümrük vergilerinin %50’si, faiz, gecikme faizi,
gecikme zammı ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para cezaları
ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir. Bu
Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla gümrük vergilerine ilişkin gümrük
yükümlülüğü doğmuş ve idari itiraz süresi geçmemiş veya idari itiraz
mercilerine intikal etmiş bulunan tahakkuklar hakkında da bu fıkra hükmü
uygulanır.
(2) Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ilgisine göre itiraz/istinaf
veya temyiz süreleri geçmemiş ya da itiraz veya temyiz yoluna başvurulmuş ya da
karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar düzeltme yoluna başvurulmuş
olan ikmalen, resen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük
vergilerine ilişkin tahakkuklarda, bu maddeye göre ödenecek alacak asıllarının
tespitinde, bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla tarhiyatın/tahakkukun
bulunduğu en son safhadaki tutar esas alınır. Bu Kanunun yayımlandığı tarihten
önce verilmiş en son kararın;
a) Terkine ilişkin karar olması hâlinde, ilk tarhiyata/tahakkuka esas
alınan vergilerin/gümrük vergilerinin %20’si ile bu tutara ilişkin faiz,
gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar
Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda
belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla vergilerin/gümrük
vergilerinin kalan %80’inin, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak
aslına bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para cezaları ile bu cezalara
bağlı gecikme zamlarının tamamının,
b) Tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması hâlinde, tasdik edilen
vergilerin/gümrük vergilerinin tamamı, terkin edilen vergilerin/gümrük
vergilerinin %20’si ile bu tutarlara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme
zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları
esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde
tamamen ödenmesi şartıyla terkin edilen vergilerin/gümrük vergilerinin kalan
%80’i, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen
vergi cezaları/idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının
tamamının,
tahsilinden vazgeçilir. Ancak, verilen en son kararın bozma kararı olması
hâlinde birinci fıkra hükmü, kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde
ise onanan kısım için bu fıkranın (b) bendi, bozulan kısım için birinci fıkra
hükmü uygulanır.
(3) Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla sadece vergi cezalarına/gümrük
yükümlülüğüyle ilgili idari para cezalarına ilişkin dava açılmış olması
hâlinde;
a) Asla bağlı cezaların, vergilerin/gümrük vergilerinin bu Kanunun
yayımlandığı tarihten önce ödenmiş olması veya 2 nci maddeye ilişkin olarak bu
Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi şartıyla tamamının ve bunlara bağlı
gecikme zamlarının,
b) Asla bağlı olmaksızın kesilen vergi cezalarından/gümrük yükümlülüğüyle
ilgili idari para cezalarından bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen
safhada olanlarda cezanın %25’inin, ikinci fıkrasının; (a) bendinde belirtilen
safhada olanlarda cezanın %10’unun, (b) bendinde belirtilen safhada bulunanlarda
tasdik edilen ceza tutarının %50’sinin, terkin edilen cezanın %10’unun bu
Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla kalan cezaların,
c) Asla bağlı olmaksızın kesilen vergi cezalarına/gümrük yükümlülüğüyle
ilgili idari para cezalarına ilişkin verilen en son kararın bozma kararı olması
hâlinde cezanın %25’inin, kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde,
onanan kısım için ikinci fıkranın (b) bendindeki esaslar çerçevesinde, ilgisine
göre anılan bentteki oranların yarısının, bozulan kısım için %25’inin, bu
Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla kalan cezaların,
tahsilinden vazgeçilir.
ç) Bu fıkranın (b) ve (c) bendi hükümleri, tarh edilen vergi ile birlikte
dava konusu edilen asla bağlı olmaksızın kesilen vergi cezaları için de
uygulanır.
d) Eşyanın gümrüklenmiş değerine bağlı olarak kesilmiş olan idari para
cezaları ile ilgili olarak bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen safhada
olanlarda cezanın %15’inin, ikinci fıkrasının; (a) bendinde belirtilen safhada
olanlarda cezanın %5’inin, (b) bendinde belirtilen safhada bulunanlarda tasdik
edilen ceza tutarının %30’unun, terkin edilen cezanın %5’inin, verilen en son
kararın bozma kararı olması hâlinde cezanın %15’inin, kısmen onama kısmen bozma
kararı olması hâlinde; onanan kısmın tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar
olması hâlinde tasdik edilen cezanın %30’unun, terkin edilen cezanın %5’inin,
bozulan kısmın %15’inin, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi
şartıyla kalan cezaların tahsilinden vazgeçilir.
(4) Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla, üçüncü fıkra kapsamı dışında
kalan ve bu Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamına
giren idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı dava açma
süresi geçmemiş veya dava açılmış olması hâlinde, bu maddenin birinci
fıkrasında belirtilen safhada olanlarda cezanın %50’sinin, ikinci fıkrasının;
(a) bendinde belirtilen safhada olanlarda cezanın %20’sinin, (b) bendinde
belirtilen safhada bulunanlarda tasdik edilen cezanın tamamının, terkin edilen
cezanın %20’sinin, verilen en son kararın bozma kararı olması hâlinde cezanın
%50’sinin, kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde; onanan kısmın
tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması hâlinde tasdik edilen cezanın
tamamının, terkin edilen cezanın %20’sinin, bozulan kısmın %50’sinin, bu
Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla kalan cezaların
tahsilinden vazgeçilir.
(5) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak bu Kanunun yayımlandığı
tarihten önce pişmanlık talebi ile verilip, ödeme yönünden şartların ihlal
edildiği beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler için kesilen ve bu
Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla dava açma süresi geçmemiş olan vergi
cezaları için üçüncü fıkra hükmü uygulanır.
(6) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak iştirak nedeniyle kesilen
vergi cezalarında, cezaya muhatap olanlar bu madde hükmünden üçüncü fıkranın
(b) ve (c) bentlerinde açıklandığı şekilde yararlanır.
(7) Bu maddeye göre ödenecek alacakların tespitinde esas alınacak olan en
son karar, tarhiyata/tahakkuka ilişkin verilen ve bu Kanunun yayımlandığı
tarihten (bu tarih dâhil) önce taraflardan birine tebliğ edilmiş olan karardır.
(8) Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla; uzlaşma hükümlerinden
yararlanılmak üzere başvuruda bulunulmuş, uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma
günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış, ancak dava açma süresi geçmemiş
alacaklar da bu madde hükmünden yararlanır.
(9) Maliye Bakanlığına bağlı tahsil daireleri tarafından takip edilmekte
olan amme alacaklarından yıllık gelir veya kurumlar vergileri, gelir (stopaj)
vergisi, kurumlar (stopaj) vergisi, katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi
için bu madde ile 2 nci madde hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunan
mükellefler, taksit ödeme süresince bu vergi türleri ile ilgili verilen
beyannameler üzerine tahakkuk eden bu vergileri çok zor durum olmaksızın her
bir vergi türü itibarıyla bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödememeleri
ya da eksik ödemeleri hâlinde belirtilen madde hükümlerine göre yapılandırılan
borçlarına ilişkin kalan taksitlerini ödeme haklarını kaybederler.
(10) Bu madde hükmünden yararlanılması için madde kapsamına giren
alacaklara karşı dava açılmaması, açılmış davalardan vazgeçilmesi ve kanun
yollarına başvurulmaması şarttır.
(11) Bu madde hükmünden yararlanmak için başvuruda bulunan ancak bu Kanunda
belirtilen ödeme şartını yerine getirmeyen borçlulardan, ilk
tarhiyata/tahakkuka göre belirlenen alacaklar başka bir işleme gerek olmaksızın
takip edilir. Şu kadar ki, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce verilmiş olan
en son yargı kararının, tarhiyatın/tahakkukun tasdikine ilişkin olması hâlinde
bu karar üzerine tahakkuk eden alacaklar takip edilir.
Kanun metninin tamamına Resmi Gazete’nin
19 Ağustos 2016 tarihli 29806 sayılı (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160819-1.htm)ndan,
anılan Kanun ile ilgili açıklayıcı Tebliğ ve Rehberlere ise Gelir İdaresi
Başkanlığı'nın web sitesinden (http://www.gib.gov.tr/node/113956)
ulaşabilirsiniz.
İhtilaflı alacaklarla ilgili yukarıdaki
düzenleme, daha önceki vergi aflarından / yapılandırmalarından aşina olduğumuz
düzenlemeyi içeriyor. Sık karşılaşılan bu düzenleme ile ilgili birkaç
değerlendirme yapılabilir:
1.
Bu düzenleme, yapısı itibariyle bir “af”
düzenlemesi değil, bir “sulh” teklifidir,
2.
Bu düzenlemeden yararlanılması zorunlu
değildir; dileyen ihtilafına devam edebilir,
3.
Bir mükellefin bu düzenlemeden yararlanmak
için müracaat etmesi durumunda idarenin takdir hakkı yoktur, taraflar
arasındaki ihtilaf, Kanunda yer alan koşullar dahilinde sona ermiş olacaktır,
4.
Bu düzenleme kapsamında sulh olunmasında
VUK Md 359’da yer alan vergi suçları bakımından da herhangi bir sınırlama
yoktur; örneğin sahte belge düzenleyen de, kullanan da, ibrazdan kaçınan da bu
madde hükmünden yararlanarak sulh olabilir,
5.
Madde hükmü çerçevesinde sulh olunması
sonrasında, Kanun gereği yapılması gereken ödemelerin gereğince yapılmaması
halinde, ihtilafa geri dönülemeyecek ve ihtilafa konu borcun tamamının
mükelleften aranacak olması maddenin diğer maddelere göre görece ağır
sonucudur, bu nedenle, ödemelerin gereğince yapılması daha büyük önem
arzetmektedir,
6.
İhtilaflı alacakların kapsamına,
halihazırda yürürlükten kaldırılmış olan karar düzeltme aşamasındaki
alacakların da dahil edilerek olağan yargı yolu tamamlanmış dosyalarda dahi
sulh yolunun getirilmiş olması, karar düzeltme yolunun artık kaldırılmış olması
nedeniyle Kanunun uygulama sahasını son kez en geniş haliyle uygulanmasını
sağlamaktadır, ancak temyiz aşamasındaki ihtilaflarla karar düzeltme
aşamasındaki ihtilaflara aynı sulh olanaklarının getirilmiş olması dengeli
olmamıştır,
7.
Kanun hükmünde 1 kat kesilen vergi ziyaı
cezaları ile 3 kat kesilen vergi ziyaı cezaları arasında bir ayrıma
gidilmeyerek vergi aslı ve Yİ-ÜFE oranında ödeme yapılması durumunda cezaların
silinmesini öngörmesi, 3 kat kesilen cezaya muhatap olanlar için ayrı bir
cazibe unsurudur. Bu yönüyle Kanunun öncelikle 3 kat cezaya muhatap olanları
hedeflediği söylenebilir,
8.
Mükelleflerin, yıllık gelir veya kurumlar
vergileri, gelir (stopaj) vergisi, kurumlar (stopaj) vergisi, katma değer
vergisi ve özel tüketim vergisi ihtilaflarında madde hükmünden yararlanmak için
taksit ödeme süresi boyunca ayrıca süresinde ödeyecekleri düzenlemesi, Kanunda
yer alan oranlardaki ödemelerin yapılmasına ilave bir koşul olarak dikkat
çekmektedir,
9.
Madde hükmünün, yine Vergi Mahkemelerinde
görülen ihtirazi kayıtla açılan davalara, iade davalarına, iade faizi
ödenmesine ilişkin davalara, zarar azaltımı veya devir azaltımı, vergi idaresi
kayıtlarında tahakkuk etmiş alacak olarak görülen alacaklarla ilgili davalar
gibi çeşitli ihtilaflara ilişkin hüküm içermemesi, kapsamını sınırlı kılmaktadır,
10.
Madde hükmünün bir sulh imkânı getirmekle
birlikte aynı zamanda davalardan vazgeçme (feragat) düzenlemesine atıfta
bulunması vergi yargılaması bakımından yerine oturmayan bir çözüm olmaktadır,
zira taraflar arasında sulhe varılması davadan feragati zaten içerdiğinden,
feragatin ayrı bir gereklilik gibi algılanması düzenleme ve ifade zaafiyeti
içermektedir,
11.
İhtilafta verilen son kararın tasdik
olması durumunda %20 oranında vergi aslı ödenmesi gereğine karşılık, terkin
olması durumunda neden örneğin %80 oranında değil de vergi aslının %100’ü
oranında ödeme yapılması gerektiği ve Vergi Mahkemesi ve Danıştay kararları
arasında hiyerarşi olmasına rağmen, düzenlemede her iki karara aynı değerin
atfedilmiş olması da düzenlemenin merakı celbeden yönleridir.