KOOPERATİF YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN KANUNİ TEMSİLCİLİK DÖNEMİNİN SONA ERMESİ, ÜYELİKTEN AYRILMANIN
KOOPERATİF YÖNETİM
KURULU ÜYESİNİN KANUNİ TEMSİLCİLİK DÖNEMİNİN SONA ERMESİ, ÜYELİKTEN AYRILMANIN
TESCİL VE İLANI İLE OLUR
Danıştay 3. Daire;
03.05.2011 tarih ve 2009/780 E., 2011/1490 k. Sayılı kararı ile; Yönetim kurulu
üyesi olarak ticaret siciline tescil ve ilan edilmiş olan kişinin yönetim
kurulu üyeliğinin sona ermesinin tescil edilip Türkiye Sicili Gazetesinde ilan
edilinceye kadar üçüncü şahıslar nezdinde hukuki sonuç doğurmayacağı, fakat
üçüncü kişilerin bu hususu bildiklerinin ispatlanması halinde onlara karşı
ileri sürülebileceği hususlarının gözetilmesi gerektiğine, dolayısıyla bu
durumdaki davacının hangi vergi ödevini ne şekilde yerine getirip getirmediği
de hususlarının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti.
Danıştay 3.
Daire’nin, karar (bozma) gerekçesi şu şekilde: “Ticaret sicili gazetesinde ilan edilme zorunluluğunun amacı daha önce
tescil ve ilan edilen hususlardaki değişikliklerden üçüncü kişileri haberdar
ederek, menfaatlerinin korunmasını sağlamaktır. Bu kapsamda, vergi alacağının
tahsilini sağlamakla görevli olan vergi dairesinin menfaatinin, daha geniş
anlamda, kamu yararının korunması ve Anayasal ödev olan vergi ödevlerinin tam
olarak gerçekleştirilmesinin temini bakımından da yönetim kurulu üyeliğinden
ayrılma konusunda vergi dairesinin bilgilendirilmesi, bu yolla kamu alacağının
tahsilinde muhatabın kim olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Bu husus ise,
Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereği tescil ve ilanla, değişikliğin doğrudan
ilgili kişiler tarafından vergi dairesine yazılı olarak bildirilmesi veya vergi
dairelerince herhangi bir yolla söz konusu değişiklikten haberdar olunmasıyla
gerçekleşebilir.
Bu
durumda vergi borçlusu kurumun kanuni temsilcisi olan davacının yönetim kurulu
üyeliğinden istifasının kabulü yolunda verilen 18.2.2001 tarihli tarihli
yönetim kurulu kararı kurum içi ilişkiler yönünden sonuç doğurmakla birlikte,
bu durumun tescil ve ilan edildiği tarihe kadar davacının vergi sorumluluğu
bakımından kanuni temsilciliğinin sona erdiğinden söz edilemez.
Ticaret
Sicil Memurluğunun 25.12.2007 tarihli yazısında da davacının 10.4.2000 ila
20.2.2002 tarihleri arasında kooperatifi temsil ve ilzama yetkili kılındığı
anlaşılmış olup, dosyada davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifasına
ilişkin hususun ilan edildiğine ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı gibi bu
durumun idarenin bilgisi dahilinde olduğuna yönelik iddia ve belge de yer
almamaktadır.
Kooperatifi temsil ve ilzam yetkisinin kamu alacağının
ilgili bulunduğu dönemde de devam ettiği anlaşılan davacının kanuni temsilcisi
olduğu kooperatif hakkındaki takibatın sonuçlandırılıp sonuçlandırılmadığı
araştırıldıktan ve davacının hangi vergi ödevini ne şekilde yerine getirip
getirmediği de değerlendirildikten sonra ulaşılacak sonuca göre bir karar
verilmesi gerekirken, davayı yazılı gerekçeyle sonuçlandıran vergi mahkemesi
kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.”
İndir