Yargıtay Uyuşmazlık
Mahkemesi 27.01.2014 gün, 2014/48 E., 2014/57 sayılı kararı ile SGK
tarafından düzenlenen ödeme emrinin iptali istemi adli yargının görev alanına
girmektedir ve iş mahkemesinde görülmesi gerektiğine hükmetti.
“…İNCELEME
VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık
Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Serdar ÖZGÜLDÜR'ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri
BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan Akarsu ve Mehmet
AKBULUT'un katılımlarıyla yapılan 27.01.2014 günlü toplantısında:
l-İLK
İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan
incelemeye göre; Davacı vekili tarafından; 2247 sayılı Yasa'nın 14.
maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri
arasında görev uyuşmazlığın doğduğu, idari yargı dosyasının mahkemece, ekinde
adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule
ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının
esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN
İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Filiz BUDAK'ın, davanın çözümünde adli yargının
görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili
Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile
Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ'ün davada idari yargının görevli olduğu
yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava,
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu uyarınca verilen idari para cezasından
kaynaklanan 25.06.2012 tarih ve 2009/011614 sayılı ödeme emrinin iptali
istemiyle açılmıştır.
506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 140. maddesinin 9.5.2007 gün ve 5655
sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 4. fıkrasında, “İdarî para cezaları
ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren on beş
gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz
edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın
kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare
mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması
halinde idarî para cezası kesinleşir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve
tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma
ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince
hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. İdarî
para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ
tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil
edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı
yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya
mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan
dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil
edilir” denilmiş; 80. maddesinin yedinci fıkrasında ise, "Kurum
alacaklarının tahsilinde 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından
doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün
bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir" hükmüne yer verilmiştir.
Uyuşmazlık
Mahkemesi Hukuk Bölümü, bu düzenlemelere göre, idarî para cezalarının ilgiliye
tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren on beş gün
içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz
edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin,
kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare
mahkemesine başvurabilecekleri nedeniyle tahakkuk aşamasında idare
mahkemelerinin görevli oldukları, kurum alacaklarının tahsilinde ise, 6183
sayılı Yasa hükümleri uygulanmak suretiyle düzenlenecek ödeme emrine karşı
açılacak davalara bakma görevinin, 80. maddenin yedinci fıkrasında açıkça
belirtildiği gibi Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesine ait olduğu
sonucuna varmıştır.
Ancak,
506 sayılı Kanun'un yukarıda sözü edilen maddeleri 31.5.2006 gün ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 106. maddesi ile
yürürlükten kaldırılmıştır.
5510
sayılı Kanun'un 102. maddesinde, “…İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile
tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ya da
Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz
edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın
kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare
mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması
halinde, idari para cezası kesinleşir.
İdarî
para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce
tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun
dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna
başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar
verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı,
89 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.
Mahkemeye
başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ
tarihinden itibaren on beş gün içinde ödenmeyen idari para cezaları, 89 uncu
madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte
tahsil edilir…” denilmiş; 88. maddesinde ise, “…Kurumun süresi içinde ödenmeyen
prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunun 51., 102. ve 106. maddeleri hariç, diğer
maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı
ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.
Kurum,
6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen alacakları hariç olmak üzere her
türlü alacağın teminatını teşkil etmek üzere Yeni Türk Lirası ve/veya yabancı
para birimi üzerinden ticari işletme, taşınır ve/veya taşınmaz rehini dâhil
olmak üzere her türlü teminat almaya yetkilidir.
Kurumun
6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı
niteliğinde olup, imtiyazlı alacaktır. Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve
icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanununda yazılı tazminat ve cezalar Kurum hakkında uygulanmaz.
Kurumun
prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde
Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş
mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz…” hükmü yer
almıştır.
Öte
yandan, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'nun 37. maddesinin
üçüncü fıkrasında, “Süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık
sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme
zamları, katılım payları Kurum alacağına dönüşür ve bu alacakların tahsilinde,
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 51., 102. ve 106. maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır”
denilmiştir.
Görev
kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir
müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev
kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.
Davanın
açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz
hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre
görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak,
yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra
açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde,
mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.
Diğer
taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun
değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme,
artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için)
davaya bakmaya devam etmesi gerekir.
Olayda,
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Bolu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü
tarafından; idari para cezasının tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun ile 5510
sayılı Kanun'un 88. maddesi uyarınca davacı adına 25.06.2012 gün ve
2009/011614 takip no'lu ödeme emri düzenlenmesi üzerine, söz konusu ödeme
emrinin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
Bu
durumda, söz konusu ödeme emrine karşı açılan davada, 5510 sayılı
Yasa'nın 88. maddesi gözetildiğinde İş Mahkemesinin görevli olduğu
kuşkusuzdur. Açıklanan nedenlerle, Bolu İş Mahkemesinin görevsizlik kararının,
kaldırılması gerekmiştir.
Davanın
çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bolu İş Mahkemesi'nin
03.09.2012 gün ve E:2012/218 K:2012/241 sayılı GÖREVSİZLİK KARARIN
KALDIRILMASINA, 27.01.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi…”