11.09.2014 tarihli ve
29116 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 Sayılı İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN,
çok sayıda yeni düzenleme ile toplamda 73 adet Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamede değişiklik getirdi.
Kapsamlı değişiklik
ve düzenlemeler; Soma Maden Kazası özelinde ve maden sektörü genelindeki
değişiklikler, çalışma hayatının düzenlenmesine ilişkin değişiklik ve
düzenlemeler, sosyal güvenlik düzenlemeleri ve kamu alacaklarının
yapılandırılması başlıklarında yapılırken, bunların dışında da çok sayıda
alanda değişiklik ve düzenlemeler yapılmış oldu.
Soma Maden Kazası
özelinde yapılan düzenlemelerde; Soma maden kazası mağdurlarına yönelik yardım düzenlemeleri
ve maden sektörü çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesine,
sektörün denetim ve kontrolünün artırılması, kazaların asgariye çekilmesine
ilişkin düzenlemeler dikkati çekiyor.
Çalışma hayatının
düzenlenmesine ilişkin düzenlemelerde; özellikle taşeron işçilerinin çalışma
koşullarının iyileştirilmesi ve genelde taşeron sisteminin iyileştirilmesi
hedefine dönük bazı düzenlemeler öne çıkıyor. Bu düzenlemelerin yanı sıra
çalışma iznine ve memur haklarına ilişkin düzenlemeler de bu kapsamda yer
alıyor.
Sosyal güvenlik
düzenlemelerinde; yurtdışında çalışan gurbetçilerin sosyal güvenlik haklarına
ilişkin iyileştirmeler dikkat çekici.
Bu yazımızın ana
konusunu oluşturan kamu alacaklarının yapılandırılmasına ilişkin düzenlemeler
için ise genel hatlarıyla şunlar söylenebilir:
a) Mecliste çoğunluğa sahip iktidar
partisi milletvekillerince hazırlanarak TBMM Başkanlığı’na sunulan teklifte
temel itibariyle kesinleşmiş kamu alacaklarının “ceza affı” içerecek şekilde
yapılandırılması öngörülmüş, ancak Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de TBMM’de
Komisyon görüşmeleri sırasında yaptığı açıklamalar ile teklifte getirilen
“cezaların silinmesi” yaklaşımını hükümet olarak benimsemediklerini ifade
edince bu düzenleme tekliften çıkarılmıştı. Bu nedenle, 6552 Sayılı Kanunda
dikkati çeken ilk unsur, iktidar partisi milletvekillerince getirilen ve
kamuoyuna “vergi ve prim affı” olarak takdim edilen bir teklifin hükümet
tarafından benimsenmeyerek metin içinden af niteliğindeki kısımların
çıkarılması oldu. Bu durum, Türkiye’de yerleşik haldeki “vergi affı” kültüründe
önemli bir kırılma anını işaret ediyor.
b) Bu konuda ikinci dikkat çekici gelişme
ise; kamuoyunun yoğun beklentisi olarak takdim edilen vergi ve prim affının
vergi ve primini zamanında ve eksiksiz ödeyenlerin haklarını ihlal eden, kamu
vicdanını yaralayan bir gelişme olarak algılanması ve böyle bir alacak
yapılandırmasının kamu maliyesine de nasıl bir yarar sağladığının izahının
talep edilmesi oldu.
c) Daha önceki aflarda, af ile gelecek
paranın kamu maliyesi için çok değerli olduğu güçlü biçimde işlenmiş, normal
koşullarda zaten tahsil edilen veya edilecek tutarların af kapsamına dâhil
edilmesi ile, bu tutarların “af sayesinde” tahsil edildiğinin savunulması
konuyu yakından bilenlerce yadırganmıştı. Maliye Bakanı Şimşek bu defaki
tartışmalarda affın getireceği finansman fırsatına ilişkin bir vurgu yapmadı.
d) Bu süreçte yaşanan bir diğer gelişme; af
beklentisi ile vergi tahsilatlarında yaşanan düşme tartışması oldu: birtakım
yazarlar, haklı olarak, kamuoyunda af beklentisi yaratılmasının ve her gün bu
beklentiye yeni boyutlar katılmasının etkisi ile vergi tahsilatında düşme dâhil
türlü işlerlik sorunları yaşandığına ve yaşanacağına dikkat çekmiş, buna
karşılık Gelir İdaresi Başkanlığı bir açıklama ile vergi tahsilatında bir düşüş
yaşanmadığını kamuoyuna duyurmuş, vergi aflarının “beklenti yaratma”
özelliğinin özenle yönetilmesi gereken başlı başına bir mesele olduğu ortaya
çıktı.
e) Maliye Bakanlığının komisyon
görüşmelerinde cezaların silinmesini getiren af niteliğindeki düzenlemeye karşı
gelmesine rağmen, çeşitli önergeler ile cezaları silen düzenlemenin tekrar
genel kurul gündemine alınması teklif edildi, konu kamuoyunun gündemine yeniden
sokuldu ancak iktidar partisi çoğunluğu bu konuda katı durarak kendi partisinin
üyelerince verilen cezaların silinmesini öngören önergelere itibar etmedi.
f) Maliye Bakanı Şimşek, açıklamaları
sırasında artık vergi affı kültürünü geride bırakmak istediklerini, bundan böyle periyodik olarak af
düzenlemesi yapılmasının mali tarihimizden çıkarılması gerektiğini vurgulayarak
hazırlıksız ve desteksiz yapılan bir vergi affı çalışmasının hedeflenenin tam
tersine sonuç verdiğini ilan etmiş oldu.
g) 6552 Sayılı Kanunun yasalaşma sürecinde,
sadece kesinleşen kamu alacaklarının değil de ihtilaflı alacakların da kapsama
dâhil edilmesi yönünde gelen talepler de yine aynı açıklamalar ve gerekçeler
ile reddedildi. Bir vergi ihtilafının ortalama 3 – 4 yıl kadar sürdüğü bir
ortamda ortalama 2 yılda bir af getirilmesinin, gelir idaresi kadar vergi
yargısını da işlevsizleştirdiği açıktır. Bu nedenle, 6552 Sayılı Kanunun
yasalaşma sürecinde burada sergilenen iradenin gelecekte farklı bir ortam
yaratacağı öngörülebilir.
6552 Sayılı Yasada
Kesinleşen Kamu Alacakları ile İlgili Düzenlemelere İlişkin Genel
Değerlendirmelerimiz
Vergi Usul Kanunu
kapsamındaki olup kesinleşen vergi alacaklarına ilişkin düzenleme 6552 Sayılı
Kanunu’nun 73’inci maddesini 1’inci fıkrasının b bendinde yer alıyor:
“6183 Sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takip edilen asli ve ferî
amme alacaklarından kesinleşmiş olup bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla
vadesi geldiği hâlde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan
alacakların ödenmemiş kısmının tamamı ile bunlara bağlı faiz, cezai faiz,
gecikme faizi, gecikme zammı gibi ferî amme alacakları yerine bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak
hesaplanacak tutarın; ödenmemiş alacağın sadece ferî alacaktan ibaret olması
hâlinde ferî alacak yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak
hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi
şartıyla alacaklara bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi
ferî amme alacaklarının tahsilinden vazgeçilir.”
Bu yasadan nasıl
yararlanılacağı ile ilgili açıklamaları da içeren Gelir İdaresi Başkanlığı
sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
6552 Sayılı Yasadan
yararlanmak isteyenler, bu linkten hareketle başvurularını yapabilirler,
borçlarını yapılandırabilirler. Aşağıda, bu yapılandırma sırasında dikkat
edilmesinde yarar gördüğümüz birkaç konuya değindik:
a) Yasadan yararlanacak olanlar, vergi
aslı ve vergi ziyaı cezası borçlarında herhangi bir indirim veya af
bulunmadığını gözden kaçırmamalılar. Bu konuda getirilen fırsat, geçmiş döneme
ilişkin mevcut vergi aslı ve vergi ziyaı cezası borçlarının gecikme zammından
daha düşük oranlara sahip Yİ-ÜFE oranları ile 36 aya varacak şekilde taksitle
ödenecek olması ve taksitlendirme döneminde de yine az bir fark ile de olsa
gecikme zammı oranından düşük bir faiz alınacak olmasıdır.
b) Vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş
bulunan vergi cezalarının (usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları) ise
yarısının ödenmesi ile kalan yarısı silinecektir.
c) Gecikme faizi ve gecikme zammı
borçlarında ise iyileştirmeye gidilerek, bu borçlar yerine Yİ-ÜFE oranlarında
hesaplanacak faiz alınacaktır. Bu iki faiz miktarı arasındaki fark kadar
borçluya indirim yapılmış olmaktadır.
d) Tecilli alacaklar veya ihtirazi kayıt
ile beyan edilen alacaklar da yasa kapsamındadır.
e) VUK kapsamında olmayan gümrük vergileri
için 6552 Sayılı Yasanın 80. Maddesi hükmü ile ayrıca yukarıda kısaca değindiğimiz
vergi borçlarına ilişkin düzenleme ile paralellik gösteren bir düzenleme
getirildi.
f) 6552 Sayılı Yasadan yararlanacakların
yerine getirmesi gereken önemli bir şart da Yasanın Md 73/6. Fıkrasında yer
alan “davadan vazgeçme” şartıdır. Anılan düzenleme aşağıdaki gibidir:
“(6) Bu madde
hükmünden yararlanmak isteyen borçluların maddede belirtilen şartların yanı
sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına
başvurmamaları şarttır. Davadan vazgeçme dilekçeleri ilgili tahsil dairesine
verilir ve bu dilekçelerin tahsil dairelerine verildiği tarih, ilgili yargı
merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir.
Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince tahsili gerektiği hâlde tahakkuku
diğer kamu idarelerince yapılan alacaklara ilişkin ilgili kamu idaresi aleyhine
açılmış davalardan vazgeçme dilekçelerinin verileceği idari mercii belirlemeye
Maliye Bakanlığı yetkilidir. Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda
bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen borçluların bu ihtilaflarıyla ilgili
olarak bu Kanunun yayımlandığı tarihten sonra tebliğ edilen kararlar uyarınca
işlem yapılmaz ve bu kararlar ile hükmedilmiş yargılama giderleri ve vekâlet
ücreti bulunması hâlinde bunlar talep edilemez.”
Bu fıkra uyarınca,
yasadan yararlanılan vergi, ceza ve faiz tutarlarıyla ilgili olarak açılmış bir
dava varsa o davadan vazgeçilmesi veya dava açılacak ise o davanın açılmaması
gerekmektedir.
Dava açmama veya
davadan vazgeçme koşuluyla ilgili olarak 27.09.2014 tarihli ve 29132 sayılı
Resmi Gazetede yayınlanan Bazı Alacakların 6552 Sayılı Kanun Kapsamında Yeniden Yapılandırılmasına Dair Genel Tebliğ (Seri No: 1)’de konuyla ilgili detaylı açıklamalara yer verilmiştir. Davadan vazgeçme veya dava
açmama konusunu daha detaylı olarak başka bir yazımızda ele alacağımız için bu
yazımızda bu açıklama ile yetindik.
g) Kanun kapsamında yapılacak taksit
ödemelerinin kredi kartı ile ödenmesi mümkündür. Keza, yasanın 73/13.
Fıkrasında yasadan yararlananların vergi dairelerinden alacaklarının bulunması
durumunda mahsup talep edebilecekleri hüküm altına alınmıştır.
h) Yasa kapsamındaki kamu alacakları için
konmuş olan hacizler yasadan yararlanma ile otomatik olarak kalkmayacak,
yapılan ödemeler nispetinde kalkacaktır.
i) Son olarak; yasadan yararlananların
süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin geç ödeme zammıyla birlikte
son taksiti izleyen ayın sonuna kadar da ödenmemesi, 2014 takvim yılında birden
takip eden yıllarda ikiden fazla taksitin ödenmemesi veya taksit tutarının
%10’unu aşan tutarda eksik ödenmesi halinde madde hükümlerinden yararlanma
hakkı kaybedilecektir.