LİMİTED ŞİRKETTE ORTAKLAR İLE KANUNİ TEMSİLCİ ARASINDA TAKİP ÖNCELİĞİ
LİMİTED ŞİRKETTE
KANUNİ TEMSİLCİ İLE ŞİRKET ORTAKLARI ARASINDA TAKİP AÇISINDAN ÖNCELİK YOKTUR
FAKAT BU ŞAHISLARIN TAKİBİNE GEÇİLMESİ İÇİN ÖNCE ŞİRKET HAKKINDA TÜM YASAL
TAKİP YOLLARININ TÜKETİLMESİ GEREKİR
Danıştay 4. Daire
22.03.2012 gün, 2009/2694 E., 2012/955 K., sayılı kararı ile; limited şirkette
kanuni temsilci ile şirket ortakları arasında takip açısından öncelik
olmadığına fakat bu şahısların takibine geçilmesi için önce şirket hakkında tüm
yasal takip yollarının tüketilmesi gerektiğine hükmetti.
Vergi Mahkemesi'nin
"... davacının ortağı
olduğu (...) Ltd. Şti.'nin ödenmeyen vergi borçlarının yükümlü şirketten tahsil
imkanı kalmadığı ileri sürülerek şirket ortağı sıfatıyla davacıdan tahsili
amacıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği, ancak vergi borçlarının
öncelikle şirketten tahsili yönünde her hangi bir işlem yapılmadığı gibi
şirketin malvarlığının tespiti amacıyla tapu sicil müdürlükleri ve bankalar
nezdinde herhangi bir araştırma da yapılmadığından, şirket hakkında yasal takip
yollarının tüketilmediği, kaldı ki ortaklardan önce kanuni temsilciler hakkında
takip yolları tüketilip, amme alacağının tahsil edilememesi halinde şirket
ortağından tahsili yoluna gidilmesi gerekirken, henüz kanuni temsilciler
hakkında yapılan takip sonuçlanmadan ve amme alacağının kanuni temsilcilerinden
tahsil imkanı kalmadığı belli olmadan davacı adına ortak sıfatıyla düzenlenen
ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle ödeme emirlerinin iptali yönünde
verdiği karar, davalı idare tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek
kararın bozulması talebiyle temyiz edilmiştir. Temyiz istemini reddeden ve
Vergi Mahkemesi kararını kabul eden Danıştay kararının gerekçesi şu şekilde;
"kanuni
temsilciler ve ortaklar için farklı takip usulleri öngörülmüştür. Kanuni
temsilci ve limited şirket ortaklarının takibinde, vergi borcunun öncelikle
şirket tüzel kişiliğinden tahsili yoluna gidilmesi her iki Kanun'un birbirine
paralel hükümleri olup, borcun tahsilinin mümkün olmaması halinde ise kanuni
temsilci veya ortak arasında bir öncelik sırası öngörülmemiştir.
Kaldı ki 6813 sayılı
Kanun'un anılan 35. maddesinde, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme
alacağından limited şirket ortaklarının sermaye hisseleri oranında doğrudan
doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi
tutulacakları açıkça ifade edilmiştir.
Bu durumda, Vergi
Mahkemesi kararının, şirket hakkında yasal takip yolları tüketilmiş olsa dahi
önce kanuni temsilciler hakkında takip yolları tüketilip, amme alacağının
tahsil edilememesi halinde şirket ortağından tahsili yoluna gidilmesi gerektiği
yolundaki gerekçesinde yasal isabet bulunmamakla birlikte, şirket hakkında
yasal takip yolları tüketilmeden ortağın takibine geçilemeyeceğinden ödeme
emirlerini iptal eden Vergi Mahkemesi kararında sonucu itibariyle hukuka
aykırılık görülmemiştir".
İndir