YASAL DÜZENLEME İLE
VERGİ UYGULAMALARINDA HUKUKSAL OLARAK AYNI DURUMDA OLAN MÜKELLEFLER ARASINDA
ÖDEME YAPAN İLE YAPMAYAN ARASINDA HUKUKİ FARK YARATILMASI ANAYASAYA AYKIRIDIR
Anayasa Mahkemesi
22.12.2011 gün, 2010/118 E. 2011/170 k. sayılı kararı ile; Mükelleflerin belli
tarihler arasında, vergiye tabi olan araçların tanımlanmasında esas alınan
ölçütlerin değiştirilmesi nedeniyle, 87.04 G.T.İ.P. numarasından diğer bir
anlatımla yanlış tarife pozisyonundan özel tüketim vergisi beyanında bulunmuş
olduklarını, vergileri tarh ve tahakkuk ve tahsilatlarının buna göre
yapıldığını, 5838 Sayılı Yasanın Geçici 3. Maddesi ile 87.03 G.T.İ.P.
numarasından beyan edilmesi ve ödenmesi gerektiği halde 87.04 tarife
pozisyonundan beyan edilen araçlarla ilgili bu beyana göre tarh veya tahakkuk
edilmiş vergi dışında ek vergi tarhiyatının yapılmayacağının, daha önce
yapılanlardan vazgeçileceğinin, tahakkuk eden tutarların ise terkin
edileceğinin, ancak fazlaya ilişkin olarak tarh, tahakkuk aşaması geçilerek
tahsil edilen tutarların red ve iade edilmeyeceğinin öngörüldüğünü, bu
düzenlemeyle, hukuksal olarak aynı durumda olan mükellefler arasında zamanında
ödeme yapan ile yapmayan arasında olumsuz bir fark yaratılmaması gerektiği
halde, vergisini ödeyenin aleyhine ve eşitlik ilkesine aykırı şekilde fark
oluşturulduğunu ifade ederek bu düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğuna
hükmetti.
Anayasa Mahkemesinin
karar gerekçesi şu şekilde: “Vergi, devletin egemenlik gücüne dayanarak kamu
giderlerine katılımı sağlamak amacıyla kişilerden aldığı ekonomik değerdir.
Gerçek veya tüzel kişilerden mali güçlerine göre hukuksal zor altında ve
karşılıksız olarak alınır. Vergi sisteminin, ilkeleri, kuralları ve unsurlarıyla
istikrarlı ve düzenli olması ve bu düzenin korunması asıl olup, yasa koyucu da
anayasal ilkeler çerçevesinde bunu sağlamakla ve kurallarını koymakla
yükümlüdür. Hukuk devletinde yasa koyucu, Anayasa ve vergi hukukunun temel
ilkelerine bağlı kalarak, kamu yararı ve kamu düzeni gibi nedenlerle yeni vergi
koyabilir, oranlarını değiştirebilir veya kaldırabilir.
Anayasa ve yasalarla
kamu giderlerinin karşılanabilmesi için herkese bir ödev olarak öngörülen vergi
ödeme yükümlülüğünün, zamanında ve eksiksiz yerine getirilmesi gerekir. Ancak,
devletin de üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiği açıktır. Devletin
vergilendirme yetkisi, vergide yasallık, eşitlik, mali güç ve genellik gibi
kimi anayasal ilkelerle sınırlandırılmıştır.
İptali istenilen
kuralın yer aldığı geçici 3. maddeye göre, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanununa ekli (II) sayılı listede yer alan ve 1.8.2002 – 21.7.2005 tarihleri
arasında 87.03 G.T.İ.P. numarasından beyan edilmesi ve ödenmesi gereken özel
tüketim vergisinde tartışma bulunmamaktadır. Mükellefler, belirtilen tarihler
arasında vergiye tabi olan araçların tanımlanmasında esas alınan ölçütlerin
değiştirilmesi nedeniyle, 87.04 G.T.İ.P. numarasından diğer bir anlatımla
yanlış tarife pozisyonundan özel tüketim vergisi beyanında bulunmuş ve buna
göre vergileri tarh ve tahakkuk ettirilerek tahsil edilmiştir. Geçici 3. madde,
87.03 G.T.İ.P. numarasından beyan edilmesi ve ödenmesi gerektiği halde 87.04
tarife pozisyonundan beyan edilen araçlarla ilgili bu beyana göre tarh veya
tahakkuk edilmiş vergi dışında ek vergi tarhiyatının yapılmayacağını, daha önce
yapılanlardan vazgeçileceğini, tahakkuk eden tutarların ise terkin edileceğini
öngörmüş ancak fazlaya ilişkin olarak tarh, tahakkuk aşaması geçilerek tahsil
edilen tutarların red ve iade edilmeyeceğini belirtmiştir. Düzenlemeyle,
hukuksal olarak aynı durumda olan mükellefler arasında zamanında ödeme yapan
ile yapmayan arasında olumsuz bir fark yaratılmaması gerektiği halde, vergisini
ödeyenin aleyhine ve eşitlik ilkesine aykırı şekilde fark oluşturulmuştur.
Açıklanan nedenlerle
itiraza konu kural, Anayasa’nın 10. maddesine aykırıdır; iptali gerekir.”