ANONİM ŞİRKET ORTAĞI,ŞİRKET ADINA 6183 S.K. MÜK. MD. 35 TEBLİĞ OLAN ÖDEME EMRİNE KARŞI DAVA AÇABİLİR
ANONİM ŞİRKET ORTAĞI,
ANONİM ŞİRKET ADINA 6183 S.K. MÜK. MD. 35 UYARINCA DÜZENLENEREK TEBLİĞ EDİLEN
ÖDEME EMRİNE KARŞI DAVA AÇABİLİR
Danıştay 7. Daire
25.01.2011 gün, 2009/7750 E. 2011/225 k. sayılı kararı ile anonim şirket
ortağının, ortağı olduğu anonim şirket adına 6183 sayılı Kanununun mükerrer 35.
Maddesi uyarınca düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açmasında
kişisel ve güncel menfaati bulunduğuna ve ödeme emirlerinin iptali için dava
açabileceğine hükmetti.
Danıştay 7.
Daire’nin, davayı ehliyet yönünden reddeden Vergi Mahkemesi kararını oyçokluğu
ile bozma gerekçesi aşağıdaki gibi: “2577
Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2'nci maddesinin 1'nci fıkrasının,
8.6.2000 gün ve 4577 Sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle değişik ( a ) bendinde,
iptal davasının tanımı idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve
maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için
menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak yapılmıştır. Bu
tanımdan da anlaşılacağı üzere; iptal davası açılabilmesi için, davacının
medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olması yeterli değildir. Ayrıca,
iptali istenilen idari işlemin, davacının güncel, meşru ve kişisel menfaatini
ihlal ediyor olması da gereklidir. İdari Yargılama Hukukunda, davada taraf olma
ehliyetinin bir koşulu olarak kabul edilen menfaat ihlal söz konusu olmaksızın
iptal davası açılmasına olanak bulunmamaktadır.
Olayda,
ortağı olduğu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin kaldırılması istemiyle
davacı tarafından yapılan başvuru üzerine davanın konusunu oluşturan ve davacı
adına tesis edilen işlemde, ödeme emirlerinin 6183 Sayılı Kanunun mükerrer
35'inci maddesi uyarınca tebliğ edildiğinin belirtilmesi karşısında, davacının
kişisel ve güncel menfaatinin etkileneceği açık olduğundan, söz konusu işlemin
iptali istemiyle açılan davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen kararda
isabet görülmemiştir.”
Karara
ilişkin azlık oyu da şu şekilde: “İdari Yargı, Hukuk Devletinde, hukuka
bağlılığı esas olan kamu İdaresinin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun,
bağımsız yargı yerlerince yargılama yöntemleri kullanılarak denetlenmesinin
sağlanması için var olan yargı düzenidir Bu yüzden idari yargı denetiminin
işleyebilmesi, idarenin Kamu Hukuku alanında faaliyette bulunmasına: idari
nitelikte eylem veya işlem yapmasına bağlıdır. Böyle bir faaliyet olmadan, söz
konusu denetimin işletilmesine olanak yoktur. Bu bağlamda, kişilerin hukuk
aleminde herhangi bir etki doğurmayan, belirli bir hukuki durumu ya da olguyu
belirtmekle yetinen "icralık" niteliğinden yoksun işlemlerin, idari
bir davaya konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır. 2577 Sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun 14'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasının "d" bendinde yer
alan, dava dilekçelerinin, ortada idari davaya konu olabilecek kesin ve
yürütülmesi gerekli işlemin olup olmadığı yönünden inceleneceğine; aynı Kanunun
15'inci maddesinin 1’nci fıkrasının "b" bendinde de, böyle bir
işlemin bulunmaması halinde, davanın sonraki yargılama işlemlerine girişilmeksizin
reddedileceğine ilişkin kurallar bu ilkeye dayalıdır.
Olayda;
ödeme emirlerinin davacının odağı olduğu B... A.Ş. adına düzenlendiği
anlaşılmıştır Dolayısıyla, anılan ödeme emirlerinin kaldırılması istemiyle
davacı tarafından yapılan başvuru üzerine tesis edilen işlemin, davacının
hukuki durumunda herhangi bir değişiklik yaratmayacak olması ve bu sebeple
yukarda anılan 14'üncü maddenin 3'üncû fıkrasının ( d ) bendinde belirtilen
idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem niteliğinde
olmaması karşısında, davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki mahkeme kararında
sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.”
İndir