AJANDA
AYRIMCILIK NEDİR, NE DEĞİLDİR? - 3

Ayrımcılık Yasağı ve Ayrımcılık Kavramları

Doğrudan Ayrımcılık: Yasama, yürütme ve yargı organları ile gerçek kişiler ile kamu ve özel tüzel kişilerin; cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, ulusal köken, etnik köken, cinsel kimlik, felsefi ve siyasi görüş, sosyal statü, medeni hal, hemşericilik, hamilelik, sağlık durumu, engellilik, yaş ve benzeri temellere dayalı olarak, düzenlenen hak ve özgürlüklerden, karşılaştırılabilir durumdakilere kıyasla eşit şekilde yararlanmasını engelleyen veya zorlaştıran her türlü farklı muameleyi ifade eder. Örneğin; kamu hizmeti verilen bir yerde, belirli bir ırka ya da cinsiyete hizmet verilmemesi, bir istihdam edilme faaliyetinde, engelli ya da kadın bireyin işe alınmaması gibi uygulamalar birer doğrudan ayrımcılık halidir.

Dolaylı Ayrımcılık: Kamu tüzel kişileri ile özel gerçek ve tüzel kişilerden kaynaklanan ve görünüşte ayrımcı olmayan her türlü eylem, işlem ve uygulamalar sonucunda, bir gerçek veya tüzel kişinin veya topluluğun, düzenlenen hak ve özgürlüklerden yararlanması bakımından nesnel olarak haklılaştırılamayan dezavantajlı bir konuma sokulmasıdır. Bir eylem, işlem veya uygulamanın nesnel olarak haklılaştırılabilmesi için, meşru bir amaca sahip olması ve ölçülü olması gerekir. Dolaylı ayrımcı uygulamalarda çoğu halde ayrımcılık farklı davranmaktan değil, aynı davranmaktan kaynaklanan bir haldir. Örneğin; bir iş yerinde asansör varken, engelli işçinin merdivenleri kullanarak üst kattaki bölümlerde çalışmasının istenmesi, zorlanması dolaylı ayrımcılık örneğini teşkil etmektedir.  Burada engelli birey, engelli olmayan bireylerin fiziksel kapasitelerinin elverdiği bir hareket biçimine zorlanarak dezavantajlı hale getirilmektedir.

Taciz: Psikolojik ve cinsel türleri de dâhil olmak üzere, insan onurunun çiğnenmesi amacını taşıyan veya böyle bir sonucu doğuran, yıldırıcı, düşmanca, onur kırıcı, aşağılayıcı veya saldırganca bir ortam yaratan veya kişi tarafından bu şekilde addedilen ve istenilmeyen her türlü davranıştır. Taciz ayrımcılıkla birlikte anılan bir durumdur, tacizin aşırıya kaçması ve sınıflandırmaya yönelik olması ayrımcılık halini bize gösterir.

Ayrık tutma: Bir eylem veya eylemsizliğin sonucu olarak bir kişinin veya kişilerin diğerlerinden ayrılması durumudur. Ayrık tutma halinde, ayrık tutmanın meşru bir amacı yoksa veya amaca ulaşmak için kullanılan araçlar oranlı ve gerekli değilse, eylem ayrımcılık teşkil eder. Örneğin; engelli işçiler için yaşam alanı oluşturup başka hiç kimseyle onların görüştürülmemesi ayrık tutma halidir.

Mağdurlaştırma: Eşitlik ilkesine uyulmasını talep eden veya kanunlarda yasaklanan tutum ve davranışlara karşı şikâyette bulunan, şikâyette bulunması ihtimali bulunan veya bu şikâyet süreçlerine katılan veya katılması ihtimali bulunan kişiler ile bu kişileri temsil edenlerin, bu talep ve şikâyetler nedeniyle maruz kaldıkları her türlü olumsuz tutum ve davranışı ifade eder.

Ayrımcılık Talimatı: Bir kişinin kendi nam veya hesabına eylem ve işlemlerde bulunmaya yetkili kıldığı kişilere veya bir kamu görevlisinin bir kamu görevinin icrasıyla ilgili olarak emri altındakilere verdiği ayrımcılık yapma talimatını ifade eder.

Makul Uyumlaştırma: Makul uyumlaştırma, engelli kişiler açısından, işveren veya her hangi bir kişi ya da kuruluşun, bir hükmün, ölçütün veya uygulamanın beraberinde getirdiği dezavantajları ortadan kaldırmak için uygun tedbirleri alması anlamına gelmektedir.

·         Uyumlaştırmayı sağlama yükümlülüğü altında olan tarafın, buna ihtiyacı olan kişinin durumu hakkında bilgilendirilmiş olması gerekir,

·         Uyumlaştırmanın makul, başka bir deyişle yürütülecek faaliyetle ilişkili olması ve uyumlaştırma yükümlülüğü altında olan taraf bakımından aşırı bir yük getirmemesi gerekir,

·         Uyumlaştırmanın üçüncü kişiler açısından faaliyetlerin gerçekleştirilmesini önemli ölçüde güçleştirmemesi gerekir,

·         Uyumlaştırmanın imkânsız olmaması gerekir.

Makul uyumlaştırma için, tekerlekli sandalyeli kişilerin işyerlerine erişimi için düzenlemelerin yapılması, çalışma saatlerinin ayarlanması, ofiste kullanılan araçların onların kullanabileceği şekilde ayarlanması, görevlerin çalışanlar arasında tekrar dağıtılması gibi örnekler verilebilir.

Çoklu Temelde Ayrımcılık: Çoklu temelde ayrımcılık, “çoklu ayrımcılık” veya “kesişen ayrımcılık” olarak da anılmaktadır ve bir kişinin birden çok temelde ayrımcılığa uğraması durumunu ifade eder. Çoklu temelde ayrımcılık bir kişinin farklı alanlarda farklı temelde ayrımcılığa uğraması ile gerçekleşebileceği gibi, bir kişinin tek bir olayda birden fazla temelde ayrımcılığa uğraması şeklinde de gerçekleşebilir. Örneğin; bir kişi hem siyahi hem de engelli olduğu gerekçesiyle işe alınmıyorsa çoklu temelde ayrımcılık söz konusudur.

İstisnalar

Ayrımcılık yasağı ile ilgili olarak belli şartlar altında kişiler arasında farklı muameleye izin verilebilmektedir. İstihdamda Eşitlik Direktifi’nin 4. maddesinin 1. fıkrasında din veya inanç, yaş, engellilik ve cinsel yönelim temellerinden biriyle ilgili bir özelliğe dayalı farklı bir muamelenin var olabileceği belirtilir. Bu durumda söz konusu özellik eğer söz konusu işe ilişkin faaliyetlerin ya da bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği bağlamın niteliği sebebiyle gerçek ve belirleyici bir mesleki şartsa, güdülen amacın meşru ve aranan şartın orantılı olması kaydıyla, farklı muamelenin ayrımcılık teşkil etmeyeceği belirtilmiştir. Örneğin; Nelson Mandela ile ilgili çekilecek bir filmde o rol için sadece siyah bireylerin başvurabileceğine dair bir ilan verilebilir. Ancak burada izin verilen farklı muamele, mesleğin veya işin gerektirdiği niteliklerden başka bir neden üzerine inşa edilemez. Belirtilen örnekte kişinin eşcinsel olmaması gerektiğine dair bir ilan ayrımcılık oluşturacaktır.

Bir istisna da İstihdamda Eşitlik Direktifi’nin 4. maddesinin 2. fıkrasında yer alır; dini kuruluşlar söz konusu olduğunda, üye devletler mevcut ulusal yasal hüküm ve uygulamalarını muhafaza edebilecektir. Dini kuruluşlar ve ibadethanelerin faaliyetleri ya da bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği bağlamın niteliği sebebiyle, bir kişinin dininin veya inancının söz konusu kuruluşun değerler sistemi bakımından gerçek, meşru ve haklı bir mesleki şart olması söz konusu olabilir. Direktifte, bu gibi durumların ayrımcılık teşkil etmeyebileceği ifade edilmiştir. Örneğin; bir camide görev yapmak üzere işe alınacak kişinin başka bir dine mensup olması nedeniyle tercih edilmemesi, bu düzenleme bağlamında ayrımcılık olarak nitelendirilmeyecektir.



cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry